Birlikte yuruyelim....
Yaylalarda....
Zirvelerde....
Cicekler icinde....
Geçmiş Faaliyetler

Ilgaz Dağı Büyük Hacettepe Faaliyeti

(1 Oyla)
on 21/11/2016
  • cArleone

Faik Ateş ve arkadaşlarının bireysel kış faaliyeti:

FAALİYET TARİHİ: 02/02/2009

FAALİYETE KATILANLAR: Faik ATEŞ,Fuat ATEŞ,Feza TİRYAKİ

FAALİYET GEREÇLERİ: Baton,Kazma,Krampon (Son iki gereç bir kişide)

FAALİYET BAŞLANGIÇ VE BİTİŞ SAATLERİ: Saat 05.30 da başlayan faaliyet 1830 da aracın yanına dönülmesi ile sona erdi.

SÜREÇ: Yıllık iznimin bir kısmını  memleketim olan Kastamonu Daday’da  geçirmek üzere 31 aralık tarihinde Daday’a geldikten sonra son birkaç aydan beri gerçekleştirmeyi düşündüğüm yaz tatillerinde sürekli çıktığım Ilgaz Dağı Büyük Hacettepe kış çıkışını   planlama çalışmalarına hız verip evde de yüksek sesle dile getirmeye başladığımda doğal olarak ilk tepkiler bölgenin soğuğunu ve karını bilen anne ve babamdan gelmeye başladı.”Ne işin var kış günü otursana sobanın başında 3 gün geliyorsun yüzünü göremiyoruz,kış günü oraya hiç gidilir mi donar kalırsınız”itirazları arasında kardeşim Fuat’ı da faaliyete dahil ettim.Onunla yaz aylarında defalarca dağa çıkıp kamp faaliyetleri de düzenlemiştik.Son haftalardaki görüşmelerde faaliyetin olabilirliği konusunda değerlendirmeler de yapmıştık ama özellikle karın yüksekliği yürüme mesafesi ve asıl önemlisi ekibin yalnızca iki kişilik olması tereddütün devamına neden oluyordu.Dağın çıkış yapacağımız rotasının teknik bilgi gerektirmemesi ,yalnızca iklime yatkınlık ve eğimli karlı arazide yürüme bilgisi  ile kondisyon yeterliliği gerektirmesi,çığ riskinin olmadığı  konusunda görüş birliği üzerine faaliyet kararı kesinleştirildi.Meteoroloji verilerine  göre 3 şubat sonrasında bölgede kar yağışı beklentisi olması nedeni ile 2 şubat faaliyet tarihi olarak belirlendi. Dağa farklı rotadan daha önce çıkmış olan çocukluk arkadaşım Feza da yakın tarihli bir görüşmede yapılacak bir faaliyete katılabileceğini bildirdiğinden 1 şubat tarihinde yaptığım görüşme sonunda katılımı ile grup üç kişi olarak belirlendi.Dürbünle 1 şubat akşamüstü kuş uçumu 50 km uzaktakı dağ gözlendiğinde hava dağ civarında bulutsuz ve görüş netti.Büyük ve Küçük Hacet Tepelerinin pürüzsüz beyazlığı ise çok çekici idi.Akşam saatlerinde tüm hazırlıklar tamamlandı.

Saat 02.15 sıralarında ben ve Fuat kalkıp kahvaltımızı (!) yaptıktan sonra 30 km uzaktakı Kastamonu’ya otomobille 03.45 sıralarında hareket ettik.04.30 sıralarında Kastamonu’ya ulaştığımızda Feza bizi bekliyordu,onun Lada Nivası’na bizim canta ve malzemeleri aktarıp Ankara yolundan dağa doğru yola iyi dileklerle  koyulduk.Hava biraz bulutlu ve hafif bir çise olmakla birlikte dolunaya yakın ayışığında ilerlemek keyif vericiydi,bir de şehrin hava ışık kirliliğinde geceleri pek göremediğimiz yıldızları ara ara bulutların arasında görebilmek de ayrıca güzeldi. Ay ışığı altında yaklaşık 20 km ilerledikten sonra Çatören Köyü sapağından sola sapıp köyü ve bitişiğindeki orman deposunu geçtik. Ana yoldan 4 km içeride kalan Gürsu alabalık çiftliğini geçtikten sonra zeminde kar başladı. Çiftlikten 2 km anayoldan ise 6 km sonra cip karın yükselmesi nedeniyle ilerleyemez hale geldik. Yaz aylarında anayoldan itibaren 17 km gittikten sonra başlayan tırmanış hattının bundan sonra ki bölümünü yürüyecektik. Yaz aylarında altı yüksek otomobille de gidilebilen orman yolunun ilk 14 kmsi sonunda orman örtüsü cılızlaşmakta geniş orman içi açıklıkla yayla görünümlü alan başlamaktadır. Yayla başlangıcındaki bir ahşap kulübe ilk hedefimizdi.

Jipi park edip 1220 metre irtifadan saat 05:30 da  yürüyüşe başladığımızda orman yolundaki kar giderek yükselmeye başladı kimi yerlerde rüzgarın etkisiyle 1,5 metreye ulaşan, uzunluğu 25-30 metreye varan karlı hatları aşmak yorucu oldu. Kar yeni yağmadığı ve tam da sıkışmadığı için batan karda ilerlemek oldukça güç oluyordu. Ancak yolu bazen enlemesine kesen büyük yabani hayvanların özellikle geyiklerin izlerinden onların derin kardan pek şikayetçi olmadıkları belliydi.Hatta izlerin aralığından kimi geyiklerin o derin karda koşacak kadar rahat oldukları açıktı. Bata çıka ilerleyerek 3,5 saatin sonunda  1950 metre yükseklikteki yayla başlangıcına ulaştık. Yolun sonunda yazın yaylacıların kullandığı ağılın bitişiğindeki tahtadan yapılma kulübeye baktığımızda tamamen boştu, açık olan kapıdan içeri girdik. Kenardaki ahşap sedir ve kulübenin taban genişliği 3 kişilik ekibin çadır da kurmak kaydıyla kötü havalarda barınmasına elverişli hale getirmişti. Yan duvarlara çakılı sağlam çiviler ve küçük ahşap sergenler fazlasıyla konfor sağlıyordu. Üstelik ahşap taban zemini de düzgündü. 30 metre uzaklıktaki yazın buz gibi suyu akan ağaç oluğun bulunduğu yöne gittiğimde karın altındaki hafif yüksekliği karıştırıp oluğun donmuş yüzeyini buldum, biraz daha baktığımda fazla akması sebebiyle karın içinde donmadan kalmayı başarmış ve kendine akış yönü bulmuş borunun ucunu da tespit etmeyi diğer ekip üyeleri ile bulmayı başardık. Sıcak içecek temini kolay olacaktı.Aldığımız suyla yanımızda getirdiğimiz ocakta su kaynatıp sıcak içecekler yapıp sıvı alımı ve ısınma sağladığımız sırada yürüyüşe başladığımızdan beri toplanan bulutlar beklediğimiz gibi kar yağışını başlattı. Yaklaşık 100 metre ilerisi zor görünüyordu.Zorunlu olarak beklemeye başladık. Bu şekilde yağan karın altında ilerlemek mümkün görünmüyordu, çünkü hem yağıyor hem de tipi şeklinde rüzgar esiyordu.Beklerken üşümemek için yanımızda getirdiğimiz küçük balta ile kulübenin dışında bulduğumuz bir odun parçasını küçük parçalara ayırıp yine kulübenin dışında duran yan tarafı açılmış orta boy bir yağ tenekesinin içinde kapının girişinde yaktık. Ateş kor haline geldiğinde kulübenin içine alıp ısınmaya devam ettik. Yaklaşık 45 dakikanın sonunda kar hızını kesti ve yürüyüşe devam kararı aldık.

Zirve tarafına baktığımızda zirve görünmüyor, 2300 metre olarak tahmin ettiğimiz kısmından itibaren kar yağışının daha şiddetli devam ettiği fark ediliyordu. Derinliği giderek artan karda ilerlemeye başladık.Kar halen batıyordu ve derinliği 1,5 ila 2 metre arasında değişir hale gelmişti. Yaylanın ortasından geçen yol sınırları tamamen kaybolmuştu. Kısa boylu çalılar da kar altında kalmış yayla tam bir beyazlığa bürünmüştü.2 saatlik yürüyüşle dağın eteğine vardığımızda tipi şiddetini arttırmış ancak sürekli rüzgar altında kalan kar sıkıştığı için bilek hizasından fazla batmayacak şekilde sertlik kazanmıştı. Eğimli olmakta birlikte yürüyüş daha rahat hale gelmişti. 2300 metredeki küçük platoda tipi hızını çok arttırdığı için görüş mesafesi 8-10 metreye düştüğü gibi biraz uzağımızdakinin konuşmalarını dahi duyamıyorduk.Saat bu arada 13.00 civarındaydı.Yaz aylarında küçük platodan itibaren zirve yürüyüşü 1 saat 15 kadar devam ediyordu.Ancak tipi altında gitmenin imkansızlığı,tipi biraz hafif olsa dahi kış koşullarındaki trmanış süreci ve sarf edilecek efor,üstelik zorlu dönüş yolu değerlendirildi ve 2300 metreden dönüş kararı aldık. Tekrar kulübeye inip bir şeyler yedikten sonra dönüşe geçtik ve saat 18.30’da ulaştığımız jip ile Kastamonu yönüne harekete geçtik.

 

DEĞERLENDİRME           :Teknik güçlüğü olmayan dağa açık havada kış koşullarında tırmanışın güç olmadığı ancak kar başlangıcının çok alt bölgede başlaması nedeni ile karda yürüyüş yolunun çok uzaması ,bu yürüyüş sırasında çok fazla enerji ve zaman harcanması nedeni ile gece çok erken başlansa dahi tırmanış sonrasındaki dönüşün çok geç saatlere üstelik istirahatsiz sarkması,açık alanda hareketsiz dinlenme

Son Düzenlenme Salı, 27 Aralık 2016 13:30